24 Mayıs 2016 Salı

Varus

Varus, yay kullanmadaki rakipsiz becerisinden ve sorgulanamaz onurundan dolayı, kutsal bir Ionia tapınağının koruyucusu olarak seçilmişti. Tapınak, Ionia Yaşlılarının adayı karanlığa boğacak kadar güçlü olduğundan korktuğu, eski çağlardan kalma bir kötülük çukurunu kontrol altına almak için yapılmıştı. Varus konumundan gurur duyuyordu; çünkü ancak en rakipsiz Ionia savaşçıları bu göreve seçilirdi. Ailesiyle birlikte tapınak yakınındaki bir köyde yaşıyor, disiplinli ve rutine binmiş sakin bir hayat sürüyordu. Derken bir gün Noxus kuvvetleri Ionia'yı işgal etti. Hücum kıtaları arkalarında sadece ölüm ve yıkım bırakıyordu ve tapınak da yollarının üstündeydi. Varus bir karar vermek zorunda kaldı. Tapınağı korumaya şerefi üstüne yemin etmişti; ama o olmadan köyünün bir avuç sakini, yaklaşan savaş makinesine neredeyse hiç karşı koyamayacaktı. Ciddiyetle, koruyucu olarak görevini yapmayı seçti. Kötülüğün kaçmasına izin verilemezdi.

O gün Varus'un okları, tapınağı ondan almaya çalışan birlikleri paramparça etti. Köye döndüğündeyse, geriye sadece dumanı tüten bir mezarlık kalmış olduğunu gördü. Ailesinin ölülerini gördüğünde içini önce ezici bir keder, sonra da yakıcı bir nefret kapladı. Noxus'lu işgalcileri bir bir öldürmeye yemin etti; ama önce daha da güçlenmeliydi. Korumak için her şeyini feda ettiği yere döndü. Kötülük çukuru, onu alevin mumu erittiği gibi bitirecekti; ama nefret ettiği gücü, Varus tükenene kadar içinde yanmaya devam edecekti. Bu yolun dönüşü yoktu. Kararlılıkla kendisini kara alevlere feda etti. Kötücül enerjinin ve onunla birlikte yıkım vaadinin derisine işlediğini hissetti. Tapınaktan çıkıp, işgalle ilgisi olan tüm Noxus'luları aramaya başladı. Bu dehşetli görev, sonunda onu işgalin en şöhretli sorumlularına götürdü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder